Dünya oldukça narin aslına bakarsan. Üzerine kök salıvermiş ya da kök salmaya çalışan ne varsa bir vakit sonra ölüp gidiyor. Sonbaharları ne kadar az üstelik. Kışa teslim oluveriyorlar hemen. Vay gidene. Kar altında kalana. Kalacak olanlara.
Ruh dediğin de bir siyam ikizi kadar enterasan aslına bakarsan. Bir siyam ikizi kadar da sıkıcı aynı zamanda. Sonsuz bir beraberlik değil neyse ki onlarınki bu dünyada. Ünlemin bölünmesi, noktasının çizgisinden ayrılması. Çizginin düşüşü, noktanın olduğu yerde kalışı. İşte böyle -. Vay gidene. Çizgisi düşene.
Narin dünyanın güzel fontlu bir ünlemini düşün şimdi. Geride kalanlardan düşün. Kendin için düşün. Çocukluğundakileri düşün, az biraz daha büyüdüğün zamankileri düşün. "Mümkün olsaydı senin ruhunu da içime sokabilseydim ama bir kişilik işte" dediğin ya da diyemediğin birisini düşün. Şimdi bu dünyada olmayan birisini düşün.
Bir hak verilseydi sana, şimdi, şu an... Hangi gidenini (bu hayattan) geri döndürmek isterdin? Kimi geri getirirdin?
Bu gece bunu düşünüp uyursun belki.
Belki rüyan daha hatırlanır olur.
Bu şarkı senin için. Duyuyorsundur belki 42°02′N 35°09′E civarlarında bir yerlerde...
Posted via email from morg