Salı, Ekim 31, 2006

Puca

"Rengi gri olurdu... Şayet bir kalbim olsaydı..." *

Acı
Acının kontrolünün başka bir varlıkta olması...

Yürekleri doğrayıp ayaklar altına atmanın da bir sınırı var
Alınabilecek var
Alabilecek var

Yaramaz olmak ile iğrenç olmak arasında bir sınır var
Çizilebilecek var
Çizebilecek var

Umut
Umudun ucunun başka bir varlıkta olması...

Yürekleri kırıp rencide etmenin de bir sınırı var
Sevilebilecek var
Sevebilecek var

Kurnaz olmak ile tilki olmak arasında bir sınır var
Karga var
Kargaşa var

* Trent Reznor, "Something I Can Never Have"

Pazar, Ekim 29, 2006

Eserlere İliştirilen Kalpler Ve Beyinler

"Sen uyurken ben hala çalışıyorum... Belki de aldatıyorum"

Bir eseri beğenen ve öven kişi sayısının fazla olmasından ziyade aslolan o eseri beğenen ve öven kişilerin niteliğidir bence.

Yoksa öyle değil midir?

Belki de yanılıyorum ama inandığımı inkar edemem.

Her eserin bir beğeneni vardır sonuçta.

Her kadının ve her erkeğin.

Eserler arasında bir garez, bir nifak oluşturmadan şu soruyu yöneltmeliyim:

Kalp mi daha fazla aldatır yoksa beyin mi?

Çarşamba, Ekim 25, 2006

Demedi Demeyin. Uyarmadı Demeyin.


Her bedene ait bir peri gizlidir. Yakınlarda gezinmese de varlıklarını her an, her gece gırtlağınızda hissettirirler. Peri diyerek ortamı yumuşatıyorum aslında. Laf aramızda o bet suratlarını gördüğünüzde, o habis harelerinin içine girdiğinizde betiniz ve benziniz bir albinonun güneşten kaçtığı gibi kaçıverir.

Onları bir an bile unutmak yapılacak en büyük hatadır. Adem elması hizanızda devamlı çok keskin bir satırın gezindiğini unutmayacak şekilde bir tedbirle yaklaşmalısınız onlara. Demedi demeyin. Uyarmadı demeyin. Malum önümüz kış, doğanın renklerini unutmaya başladığı bir mevsim. Doğa olandan bitenden habersiz mışıl mışıl uyurken, ölü taklidi yaparken, vakit onların olacak.

Geceleri yalnız iseniz bilin ki gelecektir. Yükselen buharlar içinde kirlenen bedeninizi temizlerken de yalnızsınız mesela. Bilin ki gelecektir. Olabildiğince hızlı bir şekilde yaşlanan bir doku düşünün, gece kalkıp bir yudum su ile sahibi tarafından ıslatılmayı bekleyen. İşte o anda gelecektir.

Siz en iyisi sabahı dört gözle bekleyin. Demedi demeyin. Uyarmadı demeyin. Koridorlardan uyku mabedinize geçerken adımlarınızı yavaş atın. Başınız önünüzde olsun. Demedi demeyin. Uyarmadı demeyin. Bir an bile olsun ardınıza bakmadan uyuyun.

Hadi çocuklar, uyku vakti geldi.

[Işıklar söner]

İyi uykular. Gelecekler...

Pazartesi, Ekim 23, 2006

"Her tutsağın bir kaçışı, uykunun uyanışı da vardır..."

Zihnimin en arlı yerinden sesleniyorum sana:
Duy beni ne aşkına olursa olsun...


"Yüzünü dökme küçük kız,
Bırak üzülmeyi
Yalnız sen misin bir düşün:
Unutan sevilmeyi...

Her siyahın bir beyazı,
Gecelerin gündüzü de vardır

Yüzünü dökme küçük kız,
Kızma onlara
Yalnız sen misin bir düşün:
Zincir oranda buranda...

Her tutsağın bir kaçışı,
Uykunun uyanışı da vardır

Yüzünü dökme küçük kız,
Yaşamınn anlamını bul
Sonra dinle kendini,
Yolunu bil...

Her siyahın bir beyazı,
Gecelerin gündüzü de vardır" *

* Bülent Ortaçgil, "Yüzünü Dökme Küçük Kız"

Cumartesi, Ekim 21, 2006

Göçü İmkansız Kargalar

Efsanelerin ocağına kaldım yine
Yine atmosfer cüzzamlıların

Etten, kemikten
Taştan, topraktan
Altından, gümüşten
Değilim ki ben

Gözlerimin önünde ağlayarak gülen palyaçolar
Sabrederek devrilen akrobatlar
Numarası olmadan hayrete düşüren bir ilüzyon

Gözlerimin önünde kamburu kesilmiş bir zangoç
Anlamı olmayan bayramlar...

Günahlarımın bedelini öderken kaldım yine
Yine atmosfer çocuk denenlerin

İfrit ya da kahraman
Masal yahut roman
Kusan ve kusturan
Değilim ki ben

Gözlerimin önünde boşa ayrılan gururlar
Mazisi bilinmeyen varlıklar
Kalbi olmadan durup gülümseyen bir varlık

Gözlerimin önünde gözleri oyuk bir prens
Göçü imkansız kargalar...

Pazartesi, Ekim 16, 2006

Yarat-ık: Krallar Ve Kraliçeler Üzerine Bir Ağıt


Geceleri gündüzlere hayaletinle taşıyorum
Doğruları yanlışlıkla örtbas ediyorum
Kozmik bir bilinç
Bitmeyen bir nefret
Sevilmekten huylanan bir beden
...yaratıyorum

Kutuplar arasında kalmaktan beter oluyorum
Cesedimden anıları birer birer ayıklıyorum
Zor bir haber
Bir ayrılış
Aykırılıktan haz duyan bir beden
...yaratıyorum

Nüktedan yahut perver davranışlar takınıyorum
Yaz mevsimini görmeyen yerlere göçüyorum
Göremeyen bir göz
Bir gönül
Bozulmaktan yılmayan bir dimağ
...yaratıyorum

Kralın ölümü üzerine diğer krallar neşe sundular,
Kraliçe de onlara kralın taze yüreğini ikram etti...

Cumartesi, Ekim 14, 2006

Kastanyet Arasında Pare Pare Olmak


Sedatif:

Mai ve ben
Elde deve eldiven

Kreatif:

Sufi ve ben
Ezber beden esreden

İnsiyatif:

Nükte ve ben
Ender kere ezberden

Pozitif:

Fasid ve ben
Emme tavır emreden

Negatif:

Güruh ve ben
Ezelden beri eşkeden

Çarşamba, Ekim 11, 2006

İnceden İnceden...

Yankılardan yankı beğendirmek varolan ama sadece silik olarak etrafta gezinen, bedenlerinden intikam almak isteyen fakat zamanında tesirli bir şekilde simgesini taşıyamamış olan zavallıların yapabildiği yegane iştir. Uğraştır onlar için aslında. Uğraştırır da adamı hani. İnceden inceden...

Haydi in aşağı sen de... Oyun oynayalım...

Damarları içinde gezinen kandan bihaber uyuyanlar, uyanma vakti geldiğinde hala uyuyormuş gibi yapanlar. Bu durum onların aslında bihaber olmadıklarının da kanıtıdır hani. Kanırttırırlar her çeperi durmadan. İnceden inceden...

Pazartesi, Ekim 09, 2006

Kahraman Olsun İstedim


Kahraman olarak yetiştirmek için bir oğul dünyaya getirdim
Aşkı tanısın, başarıyı tatsın istedim
O ise hüzün ile tanıştı ilk olarak
Belli bir hırs yoğunluğu ile ayrıldı kökünden
Gözündeki yaşları tutamaz oldu
Arkası dönük,
Adımları ağır,
Kendi yaratıcısından utanırcasına...

Doğa sonbaharda yeşile nasıl acımıyorsa
Doğa zamanı dolan kelebeğine nasıl acımıyorsa
Doğa zayıf buğdaya nasıl acımıyorsa
İşte öyle yetişen bir oğul dünyaya getirdim
Başını sokacak yuva
Yaşını silecek el
Naaşını taşıyacak omuz olmasa bile
Kahraman olsun istedim

O ise yenilgi ile tanıştı ilk olarak
Belli bir zafer arzusu ile ayrıldı yerinden
Başı önünde...

Cumartesi, Ekim 07, 2006

Belirsizlik Kuramı Bölüm 3: Dil Ve Beyin Çelişkisi


Çok konuşmanın bedeli çok zamandır ağır
Çok konuşanın dilini içine sokmasını iyi bilirim BEN
Çok konuşarak çok iş yapacağını sananlara
Çok çeşitli cevaplar vermesini çok iyi bilirim BEN

O diller uzadıkça
Kökünü açığa çıkartmak gerekir
Dil bu pürüzsüz olmasını beklemek gereksiz
Kemiğini reddeden bir nesnedir


Çok düşünmenin bedeli ağır olmasa da
Benden fazla düşünebildiğini zannetiklerimin
Beyinlerini de görmek isterim BEN
Beyin fiziksel bir temsilci
Hayal gücü asıl kıstas
Meydan okumaya gerek yok aslında
Sahibi de BEN
Sahiplenen de BEN

O beyinler kıvrımlaştıkça
Tümünü açığa çıkartmak gerekir
Beyin bu büyüleyici olmamasını beklemek anlamsız
Açıklanmayı reddeden bir nesnedir

Hala dil ve beyin ilişkisini kuramayanlardansanız
Afiyet olsun!

Salı, Ekim 03, 2006

Belirsizlik Kuramı Bölüm 2: Unutkanlık Ve Umarsızlık Üstüne...


O kadar yapmacığız ki insanoğlu olarak
O kadar yalancı ve unutkanız
Hadi canım, ben unutmam deme boş yere:
Biz Esmeray'ları bile unuturuz,

Hayatın en acıklı sesini duymuşuz,
En vahşi yansımasını görmüşüz

Ne koyar ki bize?

Alttan alıp üste vermişiz
Alttan alıp üste
Alttan alıp üste
Atta bizim emrimizde,
Su da

Ne koyar ki bize?

Hayata bir noktada başlamışız,
Bir noktasında sönmüşüz

O kadar edepsiziz ki insanoğlu olarak
O kadar menfaatçi ve faaliyetsiziz
Hadi canım, ben unutmam deme boş yere:
Giden gelmiyor acep nedendir?

Pazar, Ekim 01, 2006

Belirsizlik Kuramı Bölüm 1: Yaradılışın Latifesi Sorular


Günümün yarısını dimağım açık,
Diğer yarısını bulanık geçiriyorum
Bazen bu durumdan şikayetçi,
Bazen berhüdar oluyorum

Elden fazla bir şey gelmiyor aslında
Fare bu ne de olsa...
Kuyruğunun girdiği yere giriyor.
Ama ben farelerimi bunun için eğitmedim.

Patırtı yüzünden bazı bazı sendeliyorum
Gürültü o kadar net ve yoğun ki
Sessizlik bile sesin ta kendisi artık
Bu duruma kendimi her an alıştırıyorum

İnsanoğlu olarak doğanın gizemini bir bir çözüyoruz ya...
Matematiksel, fiziksel, kimyasal ve biyolojik açıdan
Çelişkiye rastaldığımda bu vakitler
Bunlardan biri olduğumu hatırlıyorum

Ellerimi orta ve yüzük parmaklarımdan
Tam ortalarından ikiye böldüğümde,
Doğradığımda neler olabilir?
Hep bu tarz sorular soruyorum

Hep "İnsanlığı aradım insan gölgelerinde" *
Bir gün bulabilmek için çabalıyorum

* Zeki Müren, İnsanlığı Aradım İnsan Gölgelerinde