Cuma, Mart 30, 2007

Onbir


Olması gerektiği gibi geçen dönemlerden hoşnut kalırım
Ne olması gerektiğinden çabuk
Ne olması gerektiğinden yavaş

Hoşnut kaldığım dönemlerde üretken olurum
Memnun olurum ve memnun oldum

Onbir aylık bu güzel dönemi de böylece
Kapatmış oldum

Herkese defalarca kez teşekkürler
ve minnetler...

Pazar, Mart 25, 2007

%100

"Acımasız olmayı bile beceremiyorsun Utnapiştim!"

Subile olması gerektiği kadar safvetemiz değil
Ne içiyoruz? Bize ne içiriyorlar?
Çocuklarbile olmaları gerektiği kadar özgürvemasum değil
Ne oynuyoruz? Bize ne oynatıyorlar?
Doğabile olması gerektiği kadar canlıverenkli değil
Ne izliyoruz? Bize ne izletiyorlar?

%100 gurur
%100 bağımlılık
%100 hayal kırıklığı
%100 vahşet
%100 tapınma
%100 batıllık
%100 uyku
%100 başkalaşım
%100 pasiflik
%100 çekiniklik
%100 baskınlık
%100 hayal
%100 gerçek
%100 yalan
%100 sahtelik
%100 açlık
%100 hastalık
%100 geberiklik
%100 inat
%100 kırmızı
%100 siyah
%100 bahis
%100 harcama
%100 heterojenlik
%100 gürültü
%100 sessizlik
%100 kibir
%100 öfke
%100 aforoz
%100 kahrolası
%100 boş
%100 dolu
%100 aksak
%100 tornistan
%100 heba
%100 veba

Pazar, Mart 18, 2007

Mekanik Civciv

Eskiden elimde küçük ama sağlam bir mekanik civciv vardı. Kurma kulağını büyük bir hırsla, dişlerimi gıcırdatarak sonuna kadar çevirirdim. Civcivime hayat vermek, onun bana minnettar kalmasını sağlamak için elimden ne gelirse yapardım. Etten kemikten civcivlerim de oldu aslında fakat hiç birisini mekanik civcivim kadar sevmedim, sevemedim. Belli bir süre peşine takılıyorlardı, seni sevdiklerini zannettiriyorlardı. Yalan tabii. Belli süre sonra korkak gözlerle bana bakar oluyorlardı. Bilirsiniz işte. O daire içinde daire gözleri vardır ya. Giderek büyür ve çıt çıt diye ses çıkaran tırnaklarına ait üçer dallı ayaklarını yerden yavaş yavaş geriye kaldırırlardı ve geri geri benden uzaklaşırlardı. Tabiatı ve kümenin elemanlarını nasıl da korkutmuşuz aslında. Bunu bilmeme rağmen yine de mekanik civcivimi daha fazla severdim. Hayatta karşıma çıkan bir sürü şeyden daha fazla sevdim onu. Kurduğum kadar seviyordu beni, kurduğum kadar bana yürüyor, kurduğum kadar acıkıyor, kurduğum kadar anlıyordu beni.

Tabiatı ve kümenin elemanlarını nasıl da korkutmuşuz. Nasıl da sahiplenmişiz. Güçlüyüz biz. Mekaniği sevişimiz, demirin tadına doyamayışımız. Tabiatı ve kümenin elemanlarını nasıl da korkutmuşuz.

"Bak bu bir silah. Bununla az önce anneni, babanı ve kafesinizi delik deşik ettik. Eğer vakit ve şehvetimiz kalırsa seni de süsleyeceğiz" gibi tabirlere aşina etmişiz ya kümenin elemanlarını. YUVA denen kavramı yıkmışız, kümenin elemanlarının YUVAlarını yıkmışız. Kümesin civcivlerini korkutmuşuz...

Mekanik civcivimi bir sürü şeyden daha fazla sevdim. Kurduğum kadar görüyordu etrafı ne hale getirdiğimizi, kurduğum kadar katılıyordu fikirlerime. Umarsızca GÜLEN, umarsızca EĞLENEN, hayatı sürekli KEYİF içinde tadanları lanetleyişimi ancak kurduğum kadarıyla görebiliyordu.

Binlerce mekanik civcivlerin, onların binlerce kurucularının ve tabiatı ve kümenin elemanlarını korkutanların GEBERmelerini dileyenlerin anısına...

Salı, Mart 13, 2007

Kanamayı Durdurdun, Kendine Yeni Yaralar Yarattın

birzamankisendeğilsin
şennamınabirizyok
bitkiselbirhayatgibisin
birzamankibizdendeğilsin
seviyenamınabirşeyyok
basitbirişçiarıgibisin

tümbunlarıbirdahayaşayamam
bendenfarklışeylerdilesen
tümbugözbebekleriniemziremem
kaynaklarımıtüketmemibeklemesen
budişlerboşyeresivrilmedi
buzehirboşyereüretilmedi
birzamankisendeğilsin
görmemengerekenlerigördün
duymamangerekenleriduydun
birzamankibizdendeğilsin
kanamayıdurdurdun
kendineyeniyaralaryarattın

* Yılan derisi yansımaları için Çağlar Mengüç'e teşekkür ederim

Pazar, Mart 11, 2007

Yüksek Çözünürlükte Bir Farkındalık

"Bildiğim herkesi en sonunda
öteye savuruyor..."

Tabiat ana ne zaman avutur,
ne zaman doyar?
Ne zaman atrofi ile tanışır
tabiat ananın kumaşı?
Sentetik bağlılığımızı mı kıskandı yoksa?

Gözümün önünde beliren
Tüm güzellikleri silmeye meyilli yaratıldığı belliydi oysa
Elmaya elini uzattığında vurmalıydım onu
Neticede bir yılan
Ne kadar çekici olabilir ki?

Yüksek derecede üzülüyorum
Üzüyor beni
Üzüyor beni kör olasıca
Elleri kopası
Saçları dolaşası
Gözleri kör olası
Kemikleri kaynayasıca
Elmaya elini uzattığında vurmalıydım onu
Beni koparmaya çalıştığı
Sereserpe ortadaydı...

Tabiat ana ne zaman avutur
Ne kadar ile doyar?
Yine farklı farklı taktikler
Yine bağlarımı zedeleme girişimleri

Amma velakin
Bu defa dikişim sapasağlam
Öyle böyle değil:
Yüksek çözünürlükte bir farkındalığım var
Sıkıysa bu defa doymak için
Beni seçsin...

Çarşamba, Mart 07, 2007

Vakit Geç Oldu... Uyuyalım...

"Bilirsin...
Nefret etmeyi bile beceremem"

Bir diğeri ile aynı kumaştan kesildiysem
Ne değeri var düşünmenin
Basit bir cisim sayesinde hatırlanıyorsam
Ne değeri var düşünmemin
Sözcükler gitgide ağırlaşıyor ağzımda
Gevelene gevelene bir yolculuk
Çıkmıyorlar
Zorlasam olmaz
Sırf 9okuzun emeği bile yeter aslında
Elimde kendi savunmam
Kendi propagandam
Kendi çıkışım var

Şimdilik bu yeter...

Vakit geç oldu,
Uyuyalım...