Kullanılmış kulak temizleme çubuğu kıvamındaki silüetlere harcadığım vakte yanayım diyorum. Yanayım enine, boyuna, önüne, ardına. "Vah"lar ve "tüh"ler arasından farklı eşlikler seçeyim...
Olmuyor arkadaş!
Takınca uşankamı kafama, bende bir gülümseme. Ne poyraz kalıyor ne lodos. Bayramlarım ebedi, müziklerim özgün, vaktim bol, zihnim diri oluveriyor.
Siktir edilesi olsun olmasın siktir ediveriyorum. Onlar da siktir olup gidiyorlar.
"Ne salakmışım" diyesim geliyor.
Hatta bazen "ne kadar salakmışsın" bakışlarını çözümlüyor gibi oluyorum.
Takıyorum uşankamı kafama, altta salt don olsa da bende bariz bir gülümseme. Hani bir iki dişim yitik olsa daha sıcak, daha samimi mi olurum ayna karşısında, emn değilim.
Neyse arkadaş!
O vakit tenim buğday, gamzem derin, dingin debili kanım, üçüncü boyuttan ötesi, ziyadesi...
Yine de enselerinden yakaladığım bütün sokak kedilerini yüzlerine fırlatmak istiyor gibi oluyorum bazı bazı. Ciğerden gelen bir istek belli, mideden yahut lenf düğümlerimden...
Karşı koyamıyorum arkadaş!
Takıyorum uşankamı kafama, bırakıyorum kedileri enselerinden, baskıyla hudutları terk eden kırk tilkime kırk karga da ben hediye ediyorum.
Siktir edilesi olsun olmasın siktir ediveriyorum. Onlar da birer birer siktir olup gidiyorlar. Bazısı durumu geç anlasa da siktir olup gidiyorlar işte.
"Ateş semenderi yakmaz."
M. Ullmann "Die Natur- und Geheimwissenschaften im Islam"
Posted via email from morg