Pazar, Ocak 18, 2009

Çok Saftım


Düşerken gözden haber vermediler... Ben de çok saftım. Çocuk boğan rüzgarlarda koşmaya çıktım. Elde ekmek yerine çuvaldız olunca yere atmaya çekindim. Evin yolunu bulamadım haliyle. Çuvaldız yere düşünce tiz bir ses çıkarır. Sessiz olmak lazım bu ovalarda, ormanlarda ve patikalarda. Is var yahut is. Bir başka türlü gizem hakim buralara, bizim buralara. Lakin yüzüme güldüler hep... Ben de çok saftım. Kalbim midemde, beynim göğsümde sandığım olmuştur. Kazandibi beynim benim. Simit düşlerim. Parmak soktuğunda sıvı deterjan zarını patlatan dilim. Yarı aç yarı tok ilerledik dediler, inandım. Çok saftım. Ay aksi düşmüş sulara ağladım, belli olmasın diye, yalakmış besbelli, suyu çekiliverdi. Dişleri dışarı taşmış atlara kahkaha oldum. Çok saftım.

Şimdi vakit elimde ilk çıkacak lekemi merak etme vakti. Yaşlarımı birer birer harcıyorum. Gözümün rengi ne zaman sönecek? Yaşlarımı artık silmiyorum. Çünkü herkesin anlatacağı bir şeyi var iken sustum. Herkes her şeyi hazmederken ben yuttuğum dilimle doydum... Çok saftım, hem de çok...

1 yorum:

Tuğba dedi ki...

"gözden düşen geriye dönmez"

Kim bilir kaç yaşla düştün gözden; ama bilemedin zaten sen.
Haber de vermediler. Düştüğünle kaldın işte. Zaten çok saftın; sıra sıra dizi dizi saf tuttun kendi yanında. Üstelik bir de yalnızdın, sessiz ...
Sessiz olmak lazımdı bu ormanlarda.
Bu ormanlarda düştü demek ki yaş...
Silmediğin yaşların oldun zaten...
Yaş oldun... Düştün...
Sahi doğalı ne kadar oldu?