Perşembe, Ağustos 26, 2010

Arada Bir Kayıp Gidiyoruz

ONCE IN A WHILE WE JUST SLIP AWAY

Gecenin karanlık olmasından ben sorumlu değilim,
Sen de değilisin,
Biz sorumlu değiliz.

Yıldızlarını göstermek için kararmış belli ki:
Eteğindeki yıldızları.

Üstelik yıldızlar da dağılmış,
Her biri başka bir yerde,
Diğerinden uzak,
Bizim gibi...

Ne sen beni aydınlatıyorsun
Ne ben seni
Arada bir kayıp gidiyoruz,
Sırası gelen kayıp gidiyor...

Dilek tutuyorlar bunun için bazıları
Evet!
Biz ölürken onlar dilek tutuyorlar
Biz sönerken,
Karanlığın parçası olurken,
Solarken...

Sonra...
Sonra...
Büyük bir boşluğun parçaları oluyoruz
Bizim gibi bir sürü parça oluyor.
Kukla oynatıcının parmaklarına bağlı kalıyoruz.
Avunuyoruz...
Yapacak başka bir şey yokmuş gibi avunuyoruz
Çünkü...
Avundukça gün daha hızlı ağarıyor.
Görünmemekle yok olmak arasındaki ızdırabı
Geceye kadar eritiyor. 

Kaymışlığımız,
Yokluğumuz,
Silikliğimiz,
Sönmüşlüğümüz belli olmuyor...

Yahut biz öyle sanıyoruz.
Safa'nın dediği gibi yaklaşmak lazım belki de:
"Halbuki mesele çok basit: İnsan hastalanır ve ölür."

Yahut insanlara özenmemek lazım.
Bilemedim,
Bilemedik.

  
Download now or listen on posterous
Skunk_Anansie_-_Squander.mp3 (8573 KB)
 

 

Posted via email from Burada Başlayan::Burada Biter

Pazartesi, Ağustos 23, 2010

Her Ölü Yeri Sever

Bir yerden sonra bir şey yapmana gerek kalmaz, öldüğün yere kendiliğinden böcek gelir, kuş gelir. Tüm bu yağmurların ardından gelse gelse kış gelir. Örtünürsün. Gizlenirsin ama orada yattığın bellidir. Mahalledeki aklı yitik oğlanın aklı hala yitiktir, mahallenin en yaşlı kadınının elleri aynı oranda kırışıktır. Bir yerden sonra durur, ilerlemez. Sen durursun. Zahiri kahramanların bir bir yuvalarından çıkar sana gülerler. Sen yatarken sana gülerler. Acizsindir, çünkü gördüğün tüm acizler yatmıştır. Ayakta değilsen acizsindir. Canın acıyorsa yatıyorsundur. Kimse dimdik durarak ölmez. Her ölü yeri sever... Her ölü yere düşer.

İstediğin geceyi hatırlayabilirsin. Her gece öyle ya da böyle bir diğerinin aynısıdır. Geceleri yalnızsındır çünkü yatarsın, uyursun, ölüme yakın olursun... Ölü olmaya yakın olursun. Birisinin yatağındaki ölüsündür ya da hastane refakatindeki ölü ya da yataklı trendeki ölü. Yalnızlık bıkmadan giden bir trenin yedinci vagonunda kırmızı ışık altında geceyi devirmek değil midir zaten? Ya da etlerini yiyen kuşları, böcekleri kovamamak değil midir? Doğmayı bekleyenin yalnızlığı gibi... Bir yandan bağlı olup diğer yandan kopmak: Lime lime.

Bak, okuduğun savaşlara bak, gördüğün savaşlara bak. Ya da barışlara bak. Mutluluklara da. Her bir parçasında acizlik, saklı kalanlarla şişmiş, deşilmeyi bekleyen mideler. Böceklere deldirecekler. Kuşlara deldirecekler. Sen de öyle, ve ben de. İstediğin yerden başlayabilirsin. Her başlangıç öyle ya da böyle bir bitişin nedeni olur. Bitişin başlangıcı. Seni giderek yere yakınlaştıran, sana yeri sevdiren. Şu an durduğun alanı sen mi seçtin? Alıştığın için mi orada duruyorsun? Senden öncekiler?

"Her Ölü Yeri Sever"

Posted via email from Burada Başlayan::Burada Biter

Pazar, Ağustos 08, 2010

Şimdi Beni İyi Dinle.

"Sonbaharı verdim" dedi yine.
"Aralarında sana bir tek onu layık gördüm...
Soluk, geçici ve dökülen."

Her bir adımımda
Arkamda bıraktığım bir önceki izi silmiştim oysa.
Ardımdan gelen gölgemi şaşırtmıştım.

"Saymayı yeni öğrendin" dedi
"Kaybettiklerini saydığını gördüm...
"Artık elle tutulur oldular."

Fotoğraflara bakmadan hayal edebiliyorsam
Her yüzü, her detayı, her hayaleti
Ne önemi var?

"Gökyüzünün altında herkes aynı değil" dedi
"Her gün aynı nefesi aldığını gördüm...
Aynı nefesi vermek için."

Geri al.
Şimdi beni iyi dinle...

 


 

Posted via email from Burada Başlayan::Burada Biter