Pazartesi, Ağustos 23, 2010

Her Ölü Yeri Sever

Bir yerden sonra bir şey yapmana gerek kalmaz, öldüğün yere kendiliğinden böcek gelir, kuş gelir. Tüm bu yağmurların ardından gelse gelse kış gelir. Örtünürsün. Gizlenirsin ama orada yattığın bellidir. Mahalledeki aklı yitik oğlanın aklı hala yitiktir, mahallenin en yaşlı kadınının elleri aynı oranda kırışıktır. Bir yerden sonra durur, ilerlemez. Sen durursun. Zahiri kahramanların bir bir yuvalarından çıkar sana gülerler. Sen yatarken sana gülerler. Acizsindir, çünkü gördüğün tüm acizler yatmıştır. Ayakta değilsen acizsindir. Canın acıyorsa yatıyorsundur. Kimse dimdik durarak ölmez. Her ölü yeri sever... Her ölü yere düşer.

İstediğin geceyi hatırlayabilirsin. Her gece öyle ya da böyle bir diğerinin aynısıdır. Geceleri yalnızsındır çünkü yatarsın, uyursun, ölüme yakın olursun... Ölü olmaya yakın olursun. Birisinin yatağındaki ölüsündür ya da hastane refakatindeki ölü ya da yataklı trendeki ölü. Yalnızlık bıkmadan giden bir trenin yedinci vagonunda kırmızı ışık altında geceyi devirmek değil midir zaten? Ya da etlerini yiyen kuşları, böcekleri kovamamak değil midir? Doğmayı bekleyenin yalnızlığı gibi... Bir yandan bağlı olup diğer yandan kopmak: Lime lime.

Bak, okuduğun savaşlara bak, gördüğün savaşlara bak. Ya da barışlara bak. Mutluluklara da. Her bir parçasında acizlik, saklı kalanlarla şişmiş, deşilmeyi bekleyen mideler. Böceklere deldirecekler. Kuşlara deldirecekler. Sen de öyle, ve ben de. İstediğin yerden başlayabilirsin. Her başlangıç öyle ya da böyle bir bitişin nedeni olur. Bitişin başlangıcı. Seni giderek yere yakınlaştıran, sana yeri sevdiren. Şu an durduğun alanı sen mi seçtin? Alıştığın için mi orada duruyorsun? Senden öncekiler?

"Her Ölü Yeri Sever"

Posted via email from Burada Başlayan::Burada Biter

Hiç yorum yok: