Pazartesi, Ekim 05, 2009

Alınıyor musun ey güzel hemşehrim, söyle, alınıyor musun?

"At kadehi elinden
Bin parçaya bölünsün
Dökülsün meyler yere
Hatıralar gömülsün"

Dolmuşta şoförün hemen arkasındaki koltuğa oturuyorsan para uzatmaktan sıkılmayacaksın. Buna hakkın yok. 1,80 TL karşılığında bu kadar hizmet verilebiliyor kardeşim. Daha fazlasını istiyorsan o pamuk eller cebine girecek önce sonra taksiye falan binilecek. Cam yarıya kadar açılacak püfür püfür gideceksin. Aksi taktirde o paraları seri üretim bandı gibi tıkır tıkır uzatmaya mecbursun güzel hemşehrim, anlıyor musun?

Yeri gelecek "çök" komutu ile çökecek, "kalk" komutu ile kalkacaksın. Alışacaksın. Bunları kabul ederek, kafanı vurarak girmelisin dolmuşa. Yer kalmamışsa şayet, bodur tabureye oturmasını bileceksin. Kıçının iki yanağı taşacak tabureden. Gidene kadar bir tuhaf olacaksın. Kıçında tabure yüzeyinin minik baklavalı (yahut elmaslı) deseni çıkacak. O kafayı vuracaksın demirlere, cama, koltuğa her kasis manevrasında. Aksi taktirde başka yollar bulacaksın güzel hemşehrim, anlıyor musun?

Alınıyor musun ey güzel hemşehrim, söyle, alınıyor musun?

Yoksa sen hala marketlerden koli koli yumurta alırken etrafına bakıp kendine özel bir karton mu oluşturuyorsun? En irilerine sahip olabilmek için biraz o koliden biraz bu koliden bir karma mı yapıyorsun? Artı eksi ne kadar fark edecek toplam proteinin?

Geberiyor musun ey güzel hemşehrim, söyle, geberiyor musun?

Deniz Seki'yi de salıverdiler. O da kitap yazacak mı acaba? Ne hakkında olacak bu kitap acaba? Tülin Şahin bir kitap daha yazacak mı peki? Ya Derya Baykal? Ya Yaşar Nuri Öztürk? Hepsinden bir karma yapsalar ne de satar aslında... "Yeni Dönem Mitolojileri" olsun adı da... Olmaz mı ey salak hemşehrim, söyle, olmaz mı?

Posted via email from Amma yedin be!

Hiç yorum yok: