Sen de öldün oracıkta...
Sonra tutuşup atlıkarıncalara koştuk.
Toz, kir, pas ne ararsan artık.
Kar da, yağmur da.
En terkedilmiş vaktinde buluştuk şehrin.
Sen iki yakası bordo kurdele ile bir araya getirilmiş porselen bebeklerden bile daha kırılgandın.
Seni kırdım
Sen de kırıldın oracıkta...
Sonra "kalbim nerede" diye sorduk birbirimize.
Sen elimi alıp kalbine koydun.
"İşte burada" dedin.
Yalandan güldüm.
Sonra,
Sen elini alıp kalbime koydun.
"Kalbim yok" dedim.
Atmıyordu da zaten.
Seni aldattım
Sen de yırtıldın oracıkta...
İçin açıldı.
Sen emerek boşaltılamayan bir zehrin işlediği damarlar yumağından bile daha karmaşıktın.
Seni çağırdım
Sen de uyudun oracıkta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder