Çarşamba, Şubat 03, 2010

Geri

Geriye doğru baktığımda görüyorum ki arada atladığım küçük küçük mutluluklar var. Virgül koymam gereken yerleri nokta ile bitirivermişim. Kısa cümleler var hep ve öznesinden yoksun düşünceler. Bunların yanında yine geriye doğru baktığımda görüyorum ki birilerinden öğrendiğim tedbirleri uygulamışım hep. Başkalarına ait önlemler bunlar. 

Kendime ait çok da bir şey yok aslına bakılırsa.

Görüyorum ki çoğunlukla doz aşımına uğramışım. Çünkü her şey, ama her şey büyük, sonsuz bir ekmek gibi. Dilim dilim sunuluyor. Bazen bir dilim, bazen iki ya da üç. Ne kadar sulandırdığıma bağlı olarak hayatı, miktarı (dozu) da değişiyor. Sıyıracak başka bir şey kalmadığına göre tabağı sıyırmak için bu dilimlere ihtiyacım var.

Açıkça söylemek gerekirse bu hal ve gidişhatımdan vazgeçemiyorum.

O kadar gri ve solgun ve yorgun ve ıslak ki içim...

Tek lokmada [hiç gidip görmemiş olsam da] Londra'yı yutmuş gibiyim.

Posted via email from Amma yedin be!

2 yorum:

KuzeyGüney dedi ki...

Son iki cumleni defterime yazdim.
Hislerime tercuman olmussun bu yazinda be oglum.
Fotograf konusundaki dusuncemi ise zaten biliyorsun, daha bisi demiycem.

NMA dedi ki...

Bu grilik boyle sindi mi gitmiyor zaten insanin uzerinden. Boyle birisine gostersen "beyaz ulen iste ne zirvaliyosun" der ama bilirsin iste gri basbayagi!

Fotograf yorumunu biliyorum.

Eksik olmayasin a Berfu!