Cuma, Mart 31, 2006

Az Biraz


Küçükken elimi sımsıkı yumruk yaptığımı anımsıyorum.
Yumruğun tam ortasından sadece güneşin süzülmesine yetecek bir aralık,
Sadece bir tutam ışık demetinin girmeye yetkili olduğu bir aralık bıraktığımı
Rüzgara doğru koşarken kanatlarımın nasıl da açıldığını
Denize doğru koşarken oltaların peşimden nasıl geldiğini anımsıyorum.

Az biraz burukluk hissediyorum yüreğimin orta yerinde
Boğazım az biraz ağrıyor sanki
Gözlerim ha boşaldı ha boşalacak
Biliyorum bir iki saniye el sallamam gerek anılara
İnanır mısın onu bile yapacak gücüm yok

Küçükken taşların altındaki solucanlara hayran kaldığımı anımsıyorum.
Taşları az biraz kaldırmamla kıvranmaya başlayışlarını,
Olabildiğince küçülüp farkedilmemeye çalıştıklarını anımsıyorum.
Bu kadar korkacak ne var sanki?
Altında saklandığın taş üstüne hızla düşünce ne olabilir ki?

İki kaşımın arasına bir ok saplanır gibi oluyor ya bazen
Söyleyemeden yutuyorum sözleri
İçimdeki ben binlerce defa yerle yeksan oluyor
Biliyorum ki ben hala ayakta duruyorum
İnanır mısın buna ben de inanamıyorum

Küçükken elimde kağıt parçaları
O elim havada
Ben havalarda uçarcasına koşarken...
İşte bu anı ağır çekimde yaşadığımı hatırlıyorum
Ne dersen de, neye inanırsan inan güzel bir tablo değil mi?

Tüm bunları düşünürken dondurduğumda zamanı düşümde
O düşümdeki çocuk öyle soğuk bakıyor ki bana
O an ben bu çocuktan korkuyorum işte
Söylemeye çalıştıklarını biliyorum ama o benim sağır olduğumu sanıyor
İnanır mısın onu ben senelerdir kandırıyorum

Perşembe, Mart 30, 2006

Düz Bir Gezegen


Hala keşfedemediğim düz bir gezegenin içindeyim
Bilmediğim düşler ile bezenmekteyim
Hala kararsızım
Apansızın
Giriyor çeşitli nitelikte acizler gezegenime
Beklediğim bakışlar bunlar değil
Farklı tada sahip inançlar istemekteyim
Hala isteksizim
Senin sezin
Bakıcılığında dolaşmaktan bıktım
Sıktın
Artık farklı niteliktekilerle bir arada olmak arzusu var
Ha üç parmak alttan kesmişsin
Ha üç parmak üstten
Ne farkı var?
Hala bilgiliyim
Dilin
Beter olan senin bu çatal dilin
Dibinden kesmek arzusu var içimde
Akan sıvı ile gezegenimi suladığımda inanıyorum
Verimli çiçekler açacak bu topraklar
Ben her birini büyük bir iştahla ezeceğim
Hala kararsızım
Apansızın
Giriyor çeşitli nitelikte varlıklar gezegenime
Beklediğim temaslar bunlar değil

Pazartesi, Mart 27, 2006

Silsile Bilmem Kaç


Ne kadar sevmiştim seni
Ölürdüm "öl" dediğin yerde...
Kim kırdı?
Her okşamak istediğinde seni?
Yalan söyleme bana
Gözlerin anlatıyor herşeyi
Yalan söyleme bana
Eğer böyle ölürsem
İki elim yakanızda
Hayaletim gezer
Düşer peşinize
Zaman kendine benzetmez herkesi
Hesapsız açar baharlar pembeyi
Açmadığın dalda sözün geçer mi?
Canımı dişime takıp
Sevdim deliler gibi
Sustum ölüler gibi
Elle tutulmaz, gözle görülmez
Batıyor her an şeffaf hançer sanki
Göstersem yok sanki
Aynı nakarat
Hep aynı...Aynı...
Yarısı bayat
Hep aynı...Aynı...
Yarısı hayat
Aynı nakarat
Anlat, anlat...
Aşil topuğum aşktı
Başka yüreklerde mutlu olmadım
Yaşayamadım
Oysa içimde ne ok var ne de atan
Ay odada şimdi
Ay yatakta
Ay içindeyken daha çıplak görünüyorsun
İçimizdeki dünya
İçimizdeki dünya
Bir ömür bu rüya
Gelmiyor alışmaya
Zannetme
Bir gün geri dönmek değil niyetim
Hasrete teslim oldum
Asla gelmeyeceğim
Bu hayat böyledir dostum
Yaşanan gün mazi olur
En değerli hatıralar
Bir gün gelir unutulur

Bir yerden girip diğer yerden çıkarken
Acısını hissettirebilen şarkı sözlerinden oluşturduğum bir silsile bu
Bu aralar bu türlü silsileleri tanış ettim
Biliyorum
Fakat bu aralar kabuğumdayım
Üretmektense
Yansıtıyorum
Kusura bakılmasından hazzetmem
Bilirsiniz...

Salı, Mart 21, 2006

Kıymet


Bu hususta kıymet ile karşılaşınca ben inci vermeye başlıyorum. Adeta kıymet karşısında içimdekileri, beynimdekileri, organlarımı ve bunun gibilerini döker oldum yahu.

Saklanacak yerim, saklayacak yüzüm kalmadı.
Saklayacak etim, saklanacak gizim kalmadı.

İronik bir yapıda döndüğüne inandırıldığımdan - kanımca - bu dünyayı bir türlü yorumlayamaz oldum. Yazı beklerken bahardan haz aldığımdan mıdır, kışı beklerken güzde melankolik olduğumdan mıdır nedir heves namına birşey kalmadı. Doyumsuz oldum yahu.

Kullanacak erim, pullayacak eserim kalmadı.
Pullanacak derim, kurcalayacak yapım kalmadı.

Bu et yüzeyine bu günahlar silsilesi bol gelir oldu. Artık bunu biliyorum. Her gece yatmadan önce ben bir adet sakinleştirici alıyorum. Bu bedeni bir nevi kandırıyorum. Sebep gayet açık: suçlu tin yahu.

Özleyecek evim, özlenecek benim kalmadı.
Özlenecek betim, özleyecek menim kalmadı.

Pazartesi, Mart 20, 2006

Bu Kurtarıcı Gerçek Olabilir mi?


O onun sonu ve o onun başlangıcı
O onun tamamı ve o onun bir kısmı
O onun zirvesi ve o onun kalbi
O onun uzunu ve o onun kısası
O ondaki en iyi ve o ondaki sınama
O ondaki şüphe, şüphe ve o ondaki güven
O onun görüşü ve o onun sesi
O ondaki ödül ve o ondaki hile

Sen tabiat ananın oğlusun
...ilişki kurabileceğim birisisin

Çünkü yaptığın bir hata
...ve ben uzun zamandır bekliyorum

İstediğim şeyden beni koru
Beni koru, beni koru
İstediğim şeyden beni koru
Beni koru, beni koru

Eğer hala buralardaysan
...yakınlardaki bir kasaba ya da şehirdeysen
Uğramayı ihmal etme
Keder içinde debeleniyor olacağım

Sensiz ben bir hiçim
Sensiz ben bir hiçim
Sensiz ben bir hiçim

Yapmak için çok saçma birşey,
...Ha bire tornistan halindeyiz

Yalnızdım, serbest düşüşteydim
Unutmamak için elimden geleni yapıyordum
Bize ne oldu?
Bana ne oldu?
Akıp gitmesine izin verdiğimde ne oldu?

Sevgililer gününde vakit öldürüyorum,
...Günün sona ermesini bekliyorum

Bu hayatının geri kalanının ilk günü
Bu hayatının geri kalanının ilk günü
Bu hayatının geri kalanının ilk günü
Bu hayatının geri kalanının ilk günü

Bu dünyadan göçmeden önce son bir şey daha...
Seni süründürecek olan tek kişi ben olacağım.
Uğrayıp mutsuz bir doğum günü dilemeye geldim.

Acı sonda buluşmak üzre
Acı sonda buluşmak üzre

Nasıl hissettiğimi anlatayım...
Sen benim yeni Aşil topuğumsun
Bu kurtarıcı gerçek olabilir mi?
Yoksa sen sadece benim yedinci mühürüm müsün?

Kızgınlık geçtikçe bu ev artık yuva değil

Senin için aşkın temelini sarsabilirim
Senin için aşkın temelini sarsabilirim
Senin için aşkın temelini sarsabilirim
Senin için aşkın temelini sarsabilirim

Placebo'nun çeşitli şarkılarından çeşitli sözleri kendimce çevirip derledim
Kendimce
[Yine benim dilimden dökülür gibiler]

Cumartesi, Mart 18, 2006

Hava Soğuk ...Ben Çıplak


Yankılarımı bir arada sunsam bile
Hala bunak benliğim sağır tavrına sadık yol alacak gibi
Kalbimi dış dünyaya çıkartsam bile
Hala bu ev beni dışarıdan güvende tutamayacak gibi
...kendimden güvenli tutamayacak

Artık yoruldum iz sürmekten
Olmamış iken oldurmaktan
ve gülmemiş iken güldürmekten

Dün gece güzel bir kış mevsimini düşledim yine
Gri gökyüzü ve beyaz toprak
Hava soğuk
...ben çıplak

Artık soğudum bu devinimden
Alamamış iken aldırmaktan
ve hiç kırılmamış iken kırmaktan

Yansımalarımı bir arada sunsam bile
Hala bunak benliğim kör tavrına sadık yol alacak gibi
Ruhumu dış dünyaya çıkartsam bile
Hala bu ev beni dışarıdan güvende tutamayacak gibi
...kendimden güvenli tutamayacak

Artık daraldım bu sıkkınlıktan
Duymamış iken uydurmaktan
ve solmamış iken soldurmaktan

Dün gece güzel bir kış mevsimini düşledim yine
[Uzun zamandır rüya gördüğümü hatırlayamazken]
Gri gökyüzü ve beyaz toprak
Hava soğuk
...ben çıplak

Hava soğuk
...ben çıplak

Salı, Mart 14, 2006

...ve olabilecek herşeyi


Hafif bir esinti hala sesi sürüklüyor
Belki de yok olacağım
İzler karda kaybolacak
Beni burada bulamazsın

Buz oluşmaya başlıyor
Başlamış olanı bitiriyor
Kafamın içine hapsoldum
...yaptığımla beraber

Biliyorum beni kurtarmaya çalıştın
Kimsenin müdahele etmesine izin vermedin
Yaşanan herşeyin izleri ile terkettin
...ve olabilecek herşeyin

Lütfen
Bunu al
ve çok uzaklara kaç
Benden çok uzaklara
Ben lekelendim
İkimiz hiçbir zaman
...birbirimiz için yaratılmamıştık

Tüm bu parçalar
ve söz vermeler
ve arkada bırakılanlar

Keşke görebilseydim

Hiçbirşeyimin içinde
...sen herşeyi ifade ediyordun
...bana herşeyi...
Mevcut olan herşeyi soldurarak gittin
...ve olabilecek herşeyi

Lütfen
Bunu al
ve çok uzaklara kaç
Görebildiğin en uzak yere
Ben lekelendim
ve mutluluk
ve akıl huzuru
bunlar hiçbir zaman bana nasip olmadı
İkimiz hiçbir zaman
...birbirimiz için yaratılmamıştık

Tüm bu parçalar
ve söz vermeler
ve arkada bırakılanlar

Keşke görebilseydim

Hiçbirşeyimin içinde
...sen herşeyi ifade ediyordun
...bana herşeyi...

Trent Reznor'un And All That Could Have Been adlı şarkı sözlerinin tarafımca yapılmış bir çevirisidir
Bu sözler var olduklarından beri içimdekileri dökebilmişlerdir

Pazar, Mart 12, 2006

Nasıl

Hürriyetine hasret bir güvercini koydum dün yüreğimin taa içine.
Parçalandı ve paramparça oldu yüreğim.
Nasıl canım yandı,
Nasıl kanadı,
Nasıl...

Sadece kendimi düşünebildim
Sadece kendi hissiyatımı

Nokta gelmiş oldu düne kadar olan kısmıma böylece.
Hüzünlendi ve göğerdi suratım.
Nasıl aktı pınarlarım,
Nasıl hevesli,
Nasıl...

Sadece bulunduğum alanı düşleyebildim rüyamda
Sadece istediklerimi

Sömürse bile benliğini bir şekilde
Umursamasa bile
Canlı yine canlıdır
Nasıl canlı hem de...

Cuma, Mart 10, 2006

Havasıbatasıca


Bariz bir cadı kazanı
var
ortada
Büyük
ve
har

Ben yokuşlardan aşağı
sürünerek kayarken
sen neredeydin?

Bariz bir bit yeniği
var
ortada
Küçük
ama
acı veren

Dizlerim kanıra kanıra
parçalanarak kanarken
sen neredeydin?

Bariz bir uyumsuzluk
var
ortada
Tutturulmuş
ama
düşeyazan

Kalbimin içten içe
kanı çekilirken
sen neredeydin?

Bariz bir sofra
var
ortada
Fakir
ve
uğursuz

Ağzım ve burnum
onlarca elle örtülürken
sen neredeydin?

Bariz bir tohum
var
ortada
Bet
ve
şer

Adem elmamın üzerinde
bıçaklar gezinirken
sen neredeydin?

Bariz bir tavrın
var
ortada
havası
batasıca

Beynim uyum sağlayamadan
öleyazarken
sen neredeydin ulan?

Pazartesi, Mart 06, 2006

Tekinsiz


Umudumu ardımda bırakıp yolun beni karşı kıyıya götürebileceği fikri üzerine yeni bir umut oluşturuyorum.

Ben giderek kabuk değiştiriyorum, kılıf değiştiriyorum.

Sallayacak iki elim ve on parmağım var. İstersen birini kesip sana vereyim, geriye dokuz kalsın. Yüzük parmağımı sana hediye etmemi ister misin? Bu kadar edepsiz misin? Bu kadar mısın?

Tekinsiz seni.

Soluk almak için gereken basit bir silindir diyorsun ve bu kavram üzerine yol alıp duruyorsun.

Ben hala aynı parçaları birleştirmeye çabalıyorum, sen bela diyorsun.

Tekinsiz seni.

Geleceğe ait planlarım vardı, hepsini senin yüzünden suya düşürdüm. Bu planları on parmağım bir arada iken gerçekleştirebilirdim, bir emelim vardı.

Şimdi, az önce, hemencik, tazecik isimlendirdim seni: Tekinsiz seni!