Küçükken elimi sımsıkı yumruk yaptığımı anımsıyorum.
Yumruğun tam ortasından sadece güneşin süzülmesine yetecek bir aralık,
Sadece bir tutam ışık demetinin girmeye yetkili olduğu bir aralık bıraktığımı
Rüzgara doğru koşarken kanatlarımın nasıl da açıldığını
Denize doğru koşarken oltaların peşimden nasıl geldiğini anımsıyorum.
Az biraz burukluk hissediyorum yüreğimin orta yerinde
Boğazım az biraz ağrıyor sanki
Gözlerim ha boşaldı ha boşalacak
Biliyorum bir iki saniye el sallamam gerek anılara
İnanır mısın onu bile yapacak gücüm yok
Küçükken taşların altındaki solucanlara hayran kaldığımı anımsıyorum.
Taşları az biraz kaldırmamla kıvranmaya başlayışlarını,
Olabildiğince küçülüp farkedilmemeye çalıştıklarını anımsıyorum.
Bu kadar korkacak ne var sanki?
Altında saklandığın taş üstüne hızla düşünce ne olabilir ki?
İki kaşımın arasına bir ok saplanır gibi oluyor ya bazen
Söyleyemeden yutuyorum sözleri
İçimdeki ben binlerce defa yerle yeksan oluyor
Biliyorum ki ben hala ayakta duruyorum
İnanır mısın buna ben de inanamıyorum
Küçükken elimde kağıt parçaları
O elim havada
Ben havalarda uçarcasına koşarken...
İşte bu anı ağır çekimde yaşadığımı hatırlıyorum
Ne dersen de, neye inanırsan inan güzel bir tablo değil mi?
Tüm bunları düşünürken dondurduğumda zamanı düşümde
O düşümdeki çocuk öyle soğuk bakıyor ki bana
O an ben bu çocuktan korkuyorum işte
Söylemeye çalıştıklarını biliyorum ama o benim sağır olduğumu sanıyor
İnanır mısın onu ben senelerdir kandırıyorum
Yumruğun tam ortasından sadece güneşin süzülmesine yetecek bir aralık,
Sadece bir tutam ışık demetinin girmeye yetkili olduğu bir aralık bıraktığımı
Rüzgara doğru koşarken kanatlarımın nasıl da açıldığını
Denize doğru koşarken oltaların peşimden nasıl geldiğini anımsıyorum.
Az biraz burukluk hissediyorum yüreğimin orta yerinde
Boğazım az biraz ağrıyor sanki
Gözlerim ha boşaldı ha boşalacak
Biliyorum bir iki saniye el sallamam gerek anılara
İnanır mısın onu bile yapacak gücüm yok
Küçükken taşların altındaki solucanlara hayran kaldığımı anımsıyorum.
Taşları az biraz kaldırmamla kıvranmaya başlayışlarını,
Olabildiğince küçülüp farkedilmemeye çalıştıklarını anımsıyorum.
Bu kadar korkacak ne var sanki?
Altında saklandığın taş üstüne hızla düşünce ne olabilir ki?
İki kaşımın arasına bir ok saplanır gibi oluyor ya bazen
Söyleyemeden yutuyorum sözleri
İçimdeki ben binlerce defa yerle yeksan oluyor
Biliyorum ki ben hala ayakta duruyorum
İnanır mısın buna ben de inanamıyorum
Küçükken elimde kağıt parçaları
O elim havada
Ben havalarda uçarcasına koşarken...
İşte bu anı ağır çekimde yaşadığımı hatırlıyorum
Ne dersen de, neye inanırsan inan güzel bir tablo değil mi?
Tüm bunları düşünürken dondurduğumda zamanı düşümde
O düşümdeki çocuk öyle soğuk bakıyor ki bana
O an ben bu çocuktan korkuyorum işte
Söylemeye çalıştıklarını biliyorum ama o benim sağır olduğumu sanıyor
İnanır mısın onu ben senelerdir kandırıyorum